İçimizden Biri - Sökeli
Nevzat SEÇEN
1947 yılının Haziran ayında dünyaya gelen içimizden birisi, gerek ilçemizde, gerekse yurt içinde tanınmış birisi. Hikâye ve romanlarının yanı sıra, şiirleri de insanı derin ufuklara sürüklüyor. Hikâyelerinde hem doğduğu ilçeyi, hem doyduğu şehri ve hem de ecdadının çektiği meşakkatleri anlatan içimizden birisi, yazar olduğu kadar da iyi bir ev erkeğidir.
Kendisini 1977 yılının bir Kasım ayında tanıdım. Tayinim Söke'ye çıktığı zaman ilk karşıma çıkan öğretmenlerden ilki olmuştu. Daha sonra arkadaşlığımız koyulaştıkça, ailece de görüşür olduk.
İki evladını büyütmüştü bu insan. Demirden yapılmış, sallanabilen bir beşik içerisinde. Evlatları artık beşikte yatamaz hale gelince, benim evlatlarıma da nasip olmuştu beşiği. Peş peşe iki evladımın sallandığı beşiği oluvermişti sevgili ağabeyimin evlatlarını büyüttüğü o beşik.
Şiirlerini genellikle serbest düzende yazan şair, şiirlerin içerisinde bolca yârdan, sevgiden bahsetmiştir.
Kırmızılı kız da istiyordu görmek martıları
İşte evimiz hazırdı, gelseydi
Çaresizlik şarkısı söyleyen tayfalara
El sallardık beraber isteseydi
İşte "Çaresizlik Şarkısı" adlı şiirinde içinde bulunduğu, isteyip de bulamadığı geleceği arar gibi görünüyor. Bu isteğinde bir tek kendisi değil, gençliğinden bir parça kalmış. Kırmızılı kızı da görmek ister, hâyaller aleminde.
Hele şiir hakkındaki görüşlerini havai fişeğe benzeten şair, şiirin kavganın zehiri, hatta zıkkımı olduğunu söyleyebiliyor. "Av İzinde Bir Şahin" adlı şiirinde bunu ne güzel dile getirmiş.
Av İzinde Bir Şahin
Şiir kavgada zehir zıkkım
Yedi ceddimize kurşun
Barışta havai fişeği
Şiir bizim insan yanımız
Sevmenin de zahirden başka bir şey olmadığını tekrar tekrar anlatan şairimiz, sevgilinin varlığının ne kadar çok şey ifade ettiğini de şu mısraları ile açıklıyor.
Acı
Bu zehir gibi zıkkım gibi bir şey
Seni sevmek acısı
Geç kalmadıysam eğer
Henüz geç değilse
İçim içime sığmıyor sen varken
Demiştik ya, şiirlerinde her yere dokunuyor ve her yere bir nefes veriyor. Tam sevmeyen, şıpsevdi gibi hafif olan sevgililere de tam güvenilemeyeceğini, oğluna verdiği nasihatlerle anlatıyor.
Deli misin a oğul
Her güzele güven olur mu?
Rahat yaşamak ister,
Belki bulaşıkları sana yıkatır
Çamaşırlar ona keza
Kadın kısmı bu
"Saçı uzun, aklı kısa"
İnanma bu masala.
Sevdanın ne kadar elemli ve çileli olduğunu, ona ne kadar çabuk erişilirse, dertlerden o kadar tez kurtulacağını arı ve herkesin anlayabileceği bir dille anlatıyor. Kendini bir arabacı yerine koyan şairimiz, sevgiliye -ata vurulan kırbaçların etkisi ile- alınacak yolun daha çabuk biteceğine inanmaktadır.
Hey arabacı, vur kırbacı
Ne olur bitsin bu acılar
Hayat kısadır n?olur acı
Hep gittiler bak sevdalılar
Hey arabacı vur kırbacı!
Şimdi anladık mı bu içimizden çıkan büyük insanı? Bu insan kurduğu sitelerle, yakın dostlarının şiirlerinin de tanıtılmasına yardımcı oluyor.Yayınladığı kitapların dizgilerinin de kendisine ait olması, imlâ yönünden az hataya rastlanabilen kitapları kazandırmıştır Türk edebiyatına. Şiirlerini ve hikâyelerini halkın anlayabileceği bir dille anlatması, yazarın en önemli tutarlılığı olmuştur.
İşte böyle biri içimizden doğmuştur ve halen de içimizde yaşamaktadır: OYHAN HASAN BILDIRKİ.
Yolun açık olsun büyük üstat.
Kimdir?
1947 Haziranı?nda Bağarası'nda doğdu. İlkokulu doğduğu yerde, ortaokul ve liseyi Aydı'?da okudu. Bursa Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nü (1971), AÜAÖF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü (1991) yıllarında bitirdi. İlk görevine Kastamonu-Cide-Şenpazar?da başlayan yazar, daha sonra birçok okulda çalıştı. Söke İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü olarak görevliyken, Kuşadası Atatürk İlköğretim Okulu'na kendi isteğiyle gitti. Daha sonra Kuşadası Kaya Aldoğan Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliğinde de bulundu. Burada çalışırken (1997) emekli oldu.
Evli ve iki çocuk babası olan yazar, 1962'den bu yana Aydın, Söke ve Kuşadası yerel gazetelerinin yanında, (1969) ülkemizin ünlü edebiyat dergilerinde şiir, hikâye ve eleştirileriyle yer aldı. Ahmet KABAKLI'nın "Türk Edebiyatı Dergisi" hikâyecileri arasında gösterdiği Bıldırki, ilk ününü Hisar Dergisi'nde yayımlanan eleştiri ve hikâyeleriyle yapmıştır. Hisar'da yayınlanan ilk hikâyesinin "Şeftali Çiçekleri" olduğunu biliyoruz. Türk Edebiyatı'nda yayınlanan ilk hikâyesi de "Rüyâlar Gerçek Olsa" adlı hikâyesidir. Bursa Eğitim Enstitüsü'nde okuduğu sıralarda, Alaaddin Korkmaz ile birlikte, ?Bursa?da Zaman? adlı bir edebiyat dergisi çıkardı. Söke'de yayın hayatını sürdüren Beşparmak ve Sarızeybek dergilerinin hem kurucusu, hem de isim babasıdır. Bıldırki, çeşitli eleştiri, şiir ve hikâyelerini, başta Hisar dergisi olmak üzere; Fikir ve Sanatta Hareket, Şafak, Adımlar, Alkım, Alkış, Bursa?da Zaman, Doğuş Edebiyat, Töre, Millî Eğitim ve Kültür, Millî Eğitim, Millî Kültür, Gülpınar, Dolunay, Çağrı, Yiğit Efem, İnanç, Tarla, Öncü Edebiyat, Türk Edebiyatı, Türk Dili, Antoloji, Balova, Sarızeybek ve Beşparmak dergilerinde yayınlatmıştır. Çeşitli mahlaslar kullanarak köşe yazıları da yazdı. RESİMLİ TÜRK EDEBİYATI Devirler, İsimler, Yorumlar adlı ansiklopedi yazarları arasına katıldı.
"Bir Bıçağın Keskin Ucu" hikâyesiyle "Töre Hikâye Yarışması"nda (1980) üçüncülük ödülü alan yazar, daha sonra 1995 yılında "Kar Üstünde Kan Damlası" adlı hikâyesiyle "Ömer Seyfettin Hikâye Yarışması" seçiciler kurulu özel ödülünü, l996 yılından başlamak üzere üst üste üç defa da yıl içinde yayımlanan hikâyelerin değerlendirilmesi sonucunda Aydın Gazeteciler Cemiyeti Hikâye dalı birincilik ödülünü aldı.
Yazarın, radyo ve televizyon dallarında da çeşitli çalışmaları vardır.
Yazarın Basılmış Olan Eserleri: Liseden Sesler (Şiirler, 1964) Dönülmez Yol (Roman, 1964) Koçaklar (Millî Hikâyeler, 1975) Üçüncü Günün Öğlesi (Hikâyeler, 1986) Bir Başka Şafak (Hikâyeler, 1988-1992-1994) Gün Çarığı Sıkınca (Hikâyeler, 1990) Atatürk Aramızda (Seçme Şiirler, 1991) Bütün Fidanlar Sımsıcak (Şiirler, 1994) Ceylan Gözlüm (Şiirler, 1997) Dil Çerezleri (Araştırma, 1999)El Değmedik Sevdalara Uyanmak (Şiirler, 2007) Çanakkale Destan Destan (Nehir Roman, 2008) Gökyüzü Yeniden Mavileşir (Şiirler, Mart 2008) [*]
SEVDA DENİLEN ŞEY
Sevda denilen şey öyle kolay değil
Yaşa da gör derim, yaşa da gör
Sevda anlamayana sivrisinek saz
Çekene zehir, çektirene panzehir
Sevda denilen sihir ele zor gelir
Hem sabır, hem sefer demektir!
Sevda denilen şey öyle kolay değil
Sevene pınarlar, sevilene okyanuslar az gelir
Havada bulut desen de, asla unutamazsın
Sevda denen periden yakanı kurtaramazsın
Sevda denilen sihir ele zor gelir
Hem sıla, hem gurbet demektir!
Sevda denilen şey öyle kolay değil
Bitip tükenmez geceler, upuzun günler
Haftayı, ayı, yılı unutursun
İnadına bir çift göze bağlanırsın, inadına
Sana dünyalar güzeli sevdiğin, başkasına
Sevda denilen sihir ele zor gelir
Hem gözyaşı, hem sevinç demektir
Sevda denilen şey öyle kolay değil
Kış yaman da olsa karlı dağdan buz getirtir
Sevda bir sazın telinde ağrı,
Sevda bir ceylanın gözlerinde mutluluk
Sevda denilen sihir ele zor gelir
Hem matem, hem bayram demektir
Sevda denilen şey öyle kolay değil
Çekene zehir, çektirene düğün dernek
İki gönlün arasındaki telgraf telleri
Gider gelir, gider gelir
Sevda denilen sihir ele zor gelir
Hem ilkbahar, hem sonbahar demektir
Sevda denilen şey öyle kolay değil
Bir çeken bilir, bir çektiren bilir!
11 Eylül 2006
Oyhan Hasan BILDIRKİ
Gerçek Gazetesi Sayı: 1046 / 4 Ağustos 2007 Cumartesi
[*] Son üç kitap adı daha sonra eklenmiştir.
Oyhan Hasan Bıldırki Hakkında Yazılanlar Dön